Sinema Yazarı Tanju Akleman’a 4 gün boyunca evde izleyebileceğimiz filmleri konu başlıklarına göre sorduk o listeledi.
2021 yılı bir film olsa senaryosu nasıl olsun istersiniz?
Bu yıl hiçbir şey normal olmadığı gibi ona veda etme kısmı da haliyle pek normal olmayacak. Muhtemelen bu yıl ilk kez yeni yılı değil, yılın bitişini kutlayacağız üstelik 4 gün sürecek olan evden çıkma yasağı ile…
Dediğim gibi normal değil hiçbir şey ama artık bunu sorgulamakla zaman kaybetmenin çok da anlamlı olmadığını görüyoruz. Kabullenip, aldığımız nefesin hakkını vermeye devam etmek zorundayız. Pek çok kişinin “izlemekten hoşlandığı” gerçeğinden yola çıkarak Sinema Yazarı Tanju Akleman’ı aradım ve bize keyifle izleyebileceğimiz bazı filmler önerip öneremeyeceğimi sordum. Kırmadı ve harika önerilerde bulundu.
Kendi alanlarında en iyi diyebileceğimiz biraz da nostalji yapacağımız filmleri ve sizde ortak olun diye sohbetimizi bırakalım buraya.
Öncelikle keyifli okumalar, sonra da iyi seyirler dilerim.
Çok yönlü birisiniz açıkçası size sorulabilecek onlarca konu varken seçim yapmak gerçekten zor. Ama evde kalmamızın zorunlu ve gerekli olduğu bu günlerde film seçimleri üzerine konuşmak kaçınılmaz bir tercihti benim için. Siz Akademisyen, Fotoğrafçı aynı zamanda Fotoğraf ve Sinema Yazarısınız. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1961 Çanakkale doğumluyum. Elektronik ve Haberleşme Mühendisiyim. 1980’li yılların ikinci yarısından sonra fotoğraf ile yoğun bir şekilde ilgilenmeye başladım. İFSAK, Fotogen gibi derneklerin, Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu’nun Yönetim Kurullarında bulundum. 2009 – 2019 yılları arasında 8 yıl İFSAK Yönetim Kurulu Başkanlığı’nda bulundum. 2007 yılından sonra 10 yıl boyunca İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik bölümünde gazetecilik dersleri vererek Öğretim Görevlisi olarak görev yaptım.
Evrensel Kültür Dergisi’nde yazdığım fotoğraf yazılarını bir araya getirdiğim “Çayırköy’deki Unutkan Silahşorlar” isimli kitabımı yakın zamanda çıkaracağım.
İFSAK 1. İstanbul Fotoğraf Bienalinde “Oltada” isimli çalışmamın ve Fotoğraf Vakfı Etkinlikleri kapsamında “Yontu-Yorum, Bu Dünyanın Halleri” isimli fotoğraf çalışmamın sergisini açtım. Danışmanlığını yaptığım grupla İFSAK bünyesinde “DoMiNo”, “Bir Garip” ve “Olsa İyi Olurdu” isimli sergileri açtım. Farklı zamanlarda, “Sisli Bir Eylül Gecesi”, “Döndü Ayçiçekleri Yüzünü Güne”, Adada Son-Bahar”, “Hem Uzak Hem Yakındır Ölüm” … gibi fotoğraf sunumları gerçekleştirdim.
Arka Plan Sanat dergisinde ve sosyal medyadaki Martı dergisinde filmler üzerinden sinema yazıları yazmakta, yine filmler üzerinden sinema konuşmaları yapmaktayım.
Salgın hepimizi eve kapattı anladığım kadarıyla yine de boş durmuyorsunuz. Nasıl geçiyor günleriniz? Var mı hazırlığı yapılan projeler?
Evde geçirdiğimiz günlerde öncelikle, Özcan Yaman ile birlikte danışmanlığını yaptığım İFSAK Kavramsal Grubu olarak, fikri bana ait olan Mussorgsky’nin “Bir Sergiden Tablolar” adlı eseri üzerinden gerçekleştirdiğimiz fotoğraf çalışmasını tamamladık.
Bir önceki soruda da belirttiğim gibi, Arka Plan Sanat dergisinde ve sosyal medyadaki Martı dergisinde filmler üzerinden sinema yazıları yazmakta, yine filmler üzerinden sinema konuşmaları yapmaktayım.
Sinema ve müzik üzerinden kitap çalışmalarımı sürdürmekteyim.
Sosyal medya hesabınızda konu başlıkları üzerinden her gün 11 film paylaşımı yapıyorsunuz. Üstelik 200 günü geçmişsiniz. Hazine gibi bir arşiv. Bu istikrar ve film arşivi hayranlık uyandırıcı. Biraz bunu konuşalım.
Uzun zamandır üzerine çalıştığım bir konu idi. “Arka Planda Savaş Var”, “O Bizden Biri Değil”, “Şehirde İki Adam”, “Sınırsız Hayaller”, “Bisikletim İle Okula Gitmek İstiyorum” gibi göndermeler içeren ve “Psikolojik İmgeler”, Biyografiler”, “Totaliter Rejim İrdelemesi” gibi doğrudan konu başlıklarından hareketle sosyal medya üzerinde 11 film paylaşmaya başladım. Burada hedefim, içerisine filmler üzerinden yazılar ekleyerek, bir kitap hazırlamak. Bir yandan bu yazıları da yazıyorum, Arka Plan Sanat dergisinde ve sosyal medyadaki Martı dergisinde filmler üzerinden sinema yazılarını buradan yola çıkarak hazırlıyorum. Hakeza filmler üzerinde yaptığım sinema konuşmalarımı da.
Yeni nesil medya hakkında ne düşünüyorsunuz? Televizyonlar yerini Netflix gibi platformlara mı bırakıyor? Sinema salonlarının akıbeti salgın sonrası nasıl olur sizce?
Yeni nesil medya yapısı benim çok yakınında olmadığım bir alan ama fark etmeksizin hepimiz bu yapının içerisine çekiliyoruz. Buna bende dahilim.
Televizyonlar yerini belli bir kesim için Netflix gibi yeni platformlara bırakıyor tabii ki ama bu belli kesim yine de büyük bir yüzde değil. Hala yüksek çoğunluk televizyon izlemeye devam ediyor. Ama bir nesillik sürede, bu değişimi de gözlemleyeceğiz gibi.
Ben bir sinema salonunda sinema izleyicisiyim ama zaten bir süredir sinema salonları kötü durumdaydı. Zannedersem salgın sonrası daha da kötü olacak.
Türkiye’de yapılan filmleri soracağım. Gelişmiş ve gelişmesi gereken yönleri neler?
Son dönem Türkiye yapımı filmleri çok az izledim, iyi bir takipçi değilim ne yazık ki. Bazı önemli filmleri izlemeye çalışıyorum.
Türkiye’de sinema sektörü büyük zorluklar yaşıyor. Yönetmenler kendi filmlerini kendileri çekmek zorunda kalıyorlar ağırlıklı olarak. Kültür Bakanlığı’ndan filmlerine destek alırlarsa ne ala. Alamazlarsa prodüksiyonlarıyla ilgili kısıntılara gitmek zorunda kalıyorlar. Bu ismi duyulmuş önemli yönetmenler için de geçerli, yeni yeni isimlerini duyurmaya çalışan yönetmenler için de.
Diğer tarafta da komedi bazlı alt kültür filmleri yapılıyor. O filmler izleyicisini de buluyor, gereken parasını da kazanıyor. Yapımcılar o filmlere paralarını yatırıyorlar, ne yazık ki.
Bu konuyu kesinlikle daha sonra detaylı bir şekilde konuşmalıyız. Anladığım kadarıyla sektörün nitelikli hale gelmesini engelleyen pek çok unsur ve sorun var. Ama bugün asıl konumuz bize önereceğiniz filmler. Bunun için sabırsızlanıyorum. Önümüzdeki günlerde bir ilk yaşayacağız ve yeni yıla tüm ülke evlerimize hapsolmuş bir şekilde gireceğiz. Muhtemelen zamanımızın çoğunu bir şeyler izleyerek geçireceğiz. Şimdi size bazı konu başlıkları vereceğim ve bunlarla ilgili sizden film önerileri isteyeceğim. Hazırsanız başlayalım.
Hazırım.
Hayata karşı umudumuzu arttırmak, güç toplamak ve yeni yıla motive bir şekilde girmek için ne izlemeli?
Jean Pierre Jeunet’dan Le Fabuleux Destin d’Amélie Poulain – Amelie
Woody Allen’dan Everyone Says I Love You – Herkes Seni Seviyorum Der
John Boorman’dan Hope and Glory – Umut ve Zafer
Frank Capra’dan Mr. Deeds Goes to Town – Mr. Deeds Şehre Gidiyor
John Turturro’dan Romance & Cigarettes – Aşk ve Sigara
“Bu dünyada kadın olmak” desem…
Jon Avnet’ten Fried Green Tomatoes – Kızarmış Yeşil Domatesler
Stephen Daldry’den The Hours – Saatler
Deepa Mehta’dan Water – Su
Federico Fellini’den La Citta Delle Donne – Kadınlar Kenti
Steven Spielberg’den The Color Purple – Mor Yıllar
Bizi geçmişte yolculuğa çıkaracak ne izlemeli?
Andrej Wajda’dan Danton
Stanley Kubrick’den Spartaküs
Luchino Visconti’den Il Gattopardo – Leopar
Claude Lelouch’dan La Belle Histoire – Güzel Öykü
William Wyler’dan Ben-Hur
Milos Forman’dan Amadeus
Yüksek dozda romantizm istersek?
Nora Ephron’dan Sleepless in Seattle – Sevginin Bağladıkları,
Lawrence Kasdan’dan French Kiss – Fransız Öpücüğü,
Rob Reiner’den When Harry Meet Sally – Harry Sally ile Tanışınca
Leos Carax’dan Les Amants du Pont-Neuf – Köprüüstü Aşkları
Stephane Brize’den Je Ne Suis Pas La Pour Etre Aime – Aşkın Dansı
Leticia Dolera’dan Requisitos Para Ser Una Persona Normal – Normal İnsan Olma Yolları,
Herbert Ross’tan The Goodbye Girl – Elveda Sevgilim
Yılın son günlerinde ağlayıp gözyaşlarını bu yılda bırakmak isteyenlere nasıl bir dram tavsiye edersiniz?
Milos Forman’dan Hair
Jose Giovanni’den Deux Hommes Dans la Ville – Şehirde İki Adam
Frank Darabont’dan The Green Mile – Yeşil Yol
Kim Ki Duk’dan Soom – Nefes
Bob Fosse’dan All That Jazz – Ölümün Beşinci Safhası
Mısırı patlatıp filmin başına geçtik o da ne? Gülmekten izleyemiyoruz. Yaşasın Gülümsemek, yaşasın komedi…
Mel Brooks’tan The Producers – Yapımcılar
Juzo İtami’den Tampopo
Joel ve Ethan Coen Kardeşler’den The Hudsucker Proxy – Bir Şirket Komedisi
Claude Zidi’den Les Rippoux – Avantacılar
Robert Altman’dan MASH – Cephede Eğlence
Mel Brooks’tan Silent Movie – Deli Dolu
Woody Allen’dan Everything You Always Wanted to Know About Sex But Were Afraid to Ask – Seks Hakkında Bilmek İsteyip de Sormaya Korktuğumuz Her Şey
Matthias Schweighöfer’den Der Nanny – Bakıcının Böylesi
Gene Saks’dan The Odd Couple – Garip Bir Çift
Mel Brooks’tan High Anxiety – Yükseklik Korkusu
Biraz daha sanatsal bakalım. Yönetmenlerin sınırsız hayalleriyle örgüledikleri film önerileriniz nelerdir?
Tarsem Singh’den The Fall – Düşüş
Fernando Solanas’dan El Viage – Yolculuk
Federico Fellini’den Amarcord
Michel Gondry’den La Sciense Des Reves – Rüya Bilmecesi
Jean Pierre Jeunet ve Marc Caro’dan Delicatessen – Şarküteri
Wes Anderson’dan Moonrise Kingdom – Ayışığı Krallığı
Hiçbir zaman güncelliğini yitirmeyen bir konu; ırkçılık. kendi ırklarından olmayanlara karşı davranışların irdelendiği, farkındalık yaratan filmler ile ilgili önerileriniz?
Chris Menges’den A World Apart – Ayrı Bir Dünya
Alan Parker’dan Mississipi Burning – Mississipi Yanıyor
Norman Jewison’dan the Heat of the Night – Gecenin Sıcağında
Shane Meadows’dan This Is England – İşte İngiltere Bu
Stanley Kramer’den The Defiant Ones – Kader Bağlayınca
Hızımı alamayıp biraz daha ileri gidiyorum ve top 10 film listenizi istiyorum.
10 filme indirgemek çok kolay değil tabi ama kendimce yazayım.
Fernando Solanas’dan El Viage – Yolculuk
Steven Spielberg’den Empire of the Sun – Güneş İmparatorluğu
Milcho Manchevski’den Before The Rain – Yağmurdan Önce
Tarsem Singh’den The Fall – Düşüş
Jean Pierre Jeunet ve Marc Caro’dan Delicatessen – Şarküteri
Costa Gavras’dan Missing – Kayıp
Florian Henckel von Donnersmarck’dan Das Leben der Anderen – Başkalarının Hayatı
Federico Fellini’den Amarcord
Jose Giovanni’den Deux Hommes Dans la Ville – Şehirde İki Adam
Jon Avnet’ten Fried Green Tomatoes – Kızarmış Yeşil Domatesler
Çok teşekkür ederim bu cömert listeler için. Bence kaydedilmeye ve izlenmeye değer film önerileri oldu. Konuyu şuan kapatıyorum fakat sizinle daha sonra yeniden bir araya gelmek isterim. Sinemanın ülkemizdeki durumunu değerlendiririz. Fotoğrafçılıktaki özgün tarzınız ve sergileriniz hakkında yapacağımız sohbetin de sanatseverlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
Son olarak okuyucuya söylemek istedikleriniz?
Bu salgın dönemi bize çok şeyi öğretmiş olmalı. Öncelikle hayatımızda sanatın herhangi bir dalının olması kadar önemli bir şey olamayacağını öğrenmiş olmalıyız; uygulayıcı ya da izleyici olarak. Kültürümüzü artırmak için de çaba göstermemiz gerektiğini hepimiz fazlasıyla öğrendik. Bilgilenmeliyiz de bilgilenmeliyiz, öğrenmeliyiz de öğrenmeliyiz. Ve okumalıyız da okumalıyız. Ve sanatla ilgilenmeliyiz, izlemeliyiz ya da uğraşmalıyız. Bilmeliyiz ki bizi geliştirecek olan şey bunlardır. Dünya’yı, dünyamızı, Türkiye’mizi geliştirecek olan şeyler de bunlardır. Başka bir şeyler değil.
Bir cevap yazın