VATAN PARTİSİ BAŞKAN ADAYI İLE ÖZEL RÖPORTAJ

Vatan Partisi Beylikdüzü Belediye Başkan Adayı Dr. Barbaros Bahçelioğlu ile seçim vaadlerini konuşmak üzere bir araya geldik.

Vatan Partisi Beylikdüzü Belediye Başkan Adayı Dr. Barbaros Bahçelioğlu ile seçim vaadlerini konuşmak üzere bir araya geldik.

 

Sayın Bahçelioğlu ile biraz derinlemesine konuştuk;

 

 

Şirket Belediyeciliğinden, Belediye iktisadi teşebbüslerinin elzem olduğuna kadar pek çok konuyu…

 

Öncelikle Başkan adaylığınız hayırlı olsun. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

 

1971 yılında İzmir in Tire ilçesinde doğdum. Tire ‘de İstiklal İlkokulu, Antalya Serik ilçesine taşındığımız 1980-1982 yıllarında da Kürüş İlkokulu’nda okudum.

 

Orta öğrenimimi Tire Lisesinde tamamlayarak , Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldum. Özel Muayenehane ve Özel Hastanelerde kurduğum Diş Kliniklerinde Hekim ve idareci olarak meslek hayatımı sürdürdüm.

 

Gerek mesleki konularda, gerekse tarih-siyaset, edebiyatla ilgili pek çok makalem yerel ve ulusal başında yer buldu.

 

Aynı şekilde TV programlarına konuk oldum. Biri erkek biri kız İki çocuk babasıyım.

 

Seksenli yılların sonunda başladığım siyasi hayatımda partimin gençlik, ilçe, il yöneticiliklerinde bulundum. 20 yılı aşkın bir süredir BEYLİKDÜZÜ’NDE ikamet etmekteyim.

 

Yerel yönetim seçim bildirgenizi inceledim. Alışılagelmişin dışında. Sanki genel seçim beyanları gibi. HDP konusunda net ifadeler var mesela. Neden böyle? 

 

Aslında genel seçim havasını yaratan var olan ittifaklar. Mesela beka sorunu var deniliyor. ‘Gelecekle ilgili kaygılarımız var, o yüzden bu ittifaka oy verin’ deniliyor. Buda bir nevi kitleleri manipüle etmenin bir yolu. Bunun  gerçek tarafları da var. 10 yıldır ciddi bir savaş ortamında mücadele ediyoruz. Önce terör sorunu, sonrasında açılım politikaları… Açıkçası İktidarı söylemleri ve yaptıkları konusunda iki yüzlü buluyoruz. İktidar bir yandan Güneydoğuda, Suriye’deki savaşta bir merminin maliyetinden dem vururken, diğer taraftan o savaştığı kuvvetin yasal kolunun, Türkiye’de siyaset yapmasına izin veriyor. Üzerine bir de Devlet bütçesinden  92 milyon 238 bin lira   seçim katkısı veriyor. Sonrada o paralar kurşuna gidiyor diyorlar. HDP’nin PKKnın yasal kolu olduğunu biliyoruz, kendileri söylüyorlar. Bu yüzden kapatılmalı. Türkiye partisi olacağız diye yola çıktılar ama yapmadılar. Türkiye’nin bir  bölümüne Kürdistan adı koyarak siyaset yapıyorlar. Bunu kabul edemeyiz.

 

Bizim iki meclis üyemiz var. Kürk kökenli her ikisinin de ciddi oy potansiyelleri var. Yani Kürtlerden oy almak için HDP’ye ihtiyaç falan yok. Bir kere ayrılık gayrılık yapmaya gerek yok.

 

 

Sosyal medyada çok sık dilleniyor diye şunu da sormak istiyorum, şuan HDP ile millet ittifakı birlikte mi  sizce?

 

Millet ittifakının bir tarafı Türk milliyetçilerinden oluşuyor bu kitlenin HDP ile ittifak sağlayacağını hiç sanmıyorum ama şöyle bir hile var. Şişli HDP İlçe başkanı, CHP adayı ile yaptığı toplantıda şöyle diyor; Biz kürdistanda kayyumlardan belediyeleri geri alacağız. Türkiye de genel olarak millet ittifakını destekleyeceğiz. Aslında Cumhur ittifakı da Millet ittifakı da HDP’den beklenti içinde; gerek yok.

 

Partinin yerel seçimlere yönelik genel politikasını ile devam edelim ve Beylikdüzü’ne geçelim. Bu seçimlerde özellikle ve istisnasız her siyasi partinin vurguladığı rant vurgusu var. Siz daha da ileri gidip bu sloganla yola çıktınız. ‘ Rant değil üretim için tek seçenek Vatan Partisi’ diyorsunuz.

 

Aslında Kılıçdaroğlu pek şikayetçi değil ranttan geçtiğimiz günlerde’ rant tabi ki olacak, önemli olan rantı kimin alacağı’ dedi. Ben bir Atatürk devrimcisiyim. Rantın, mevkiinin, paranın peşine düşmek değil amacımız. İstanbul kocaman bir metropol. Beton yığınlarında kaybolduk. Yeşil alan çok sınırlı. Halkla iç içeyim. Hepsinin söylediği şu; ‘bu metropol bizi boğuyor artık.’ Rüzgarımız bile kalmadı. Niçin belediye başkanları hep inşaatçı?  Dahası neden inşaat yapar insan? İhtiyaçlar halinde insanlara hizmet etsin diye yapar. 2 milyon boş konut stoku varken ihtiyaç var diyemeyiz. Alan kazanmak için dikey mimariye yönelindi ama olması gereken yatay mimari ve bunu artık herkes biliyor. Daha da önemlisi  bu binaların getirisi vatandaşa akmıyor. Bunlara izin veren belediyeler. Şehirleri boğan, halka hizmet etmediği gibi getirisi yalnızca bazı kişilere akan rant belediyesi istemiyoruz.

 

Nasıl olacak Peki?

 

İstihdam yaratan bir belediye olmak istiyoruz. Temizlikten, peyzaja pek çok konuda belediye bünyesindeki şirketlerle iş veren olarak hizmet edeceğiz. Bu kar, kamu karı olacak.

 

 

Şirket belediyeciliğine karşıyız diyorsunuz? Bu da şirket belediyeciliği olmuyor mu?

 

Hayır tam tersi. Kamu yararına olmalı. Kar amacı gözetmeksizin, hizmet amaçlı şirketlerden bahsediyoruz. KİT ler vardı eskiden sattık kar etmiyor diye. Şimdi bunlara muhtaç durumdayız. Bireysel kar gözetmeksizin, hizmet sağlamak amaçlı yapılardan bahsediyorum. Her işte kamu yararını gözetirseniz hiç bir zararı olmaz dahası fayda sağlar.

 

Belediyenin kaynak yaratması konusuna da çözüm olarak sunulabilir mi bu durum?

 

Elbette. Şöyle anlatayım; Diyorlar ki Belediyenin 150 milyon TL ile başlayan zararının şuan 672 milyon TL civarında olduğu söyleniyor. Önce bu para nereye gitti onu bir masaya yatıracağız. 2.si Bu borcu nasıl kapatacaksınız diye soruyorlar biz ihale verip etraftaki patron şirketlerine kazandırmak yerine belediyenin kendi şirketine kazandıracağız. Kar direk belediyenin kendi kasasına girecek ve bu borcu ödeyeceğiz. 3 yıl içinde bu borcun tamamını ödemek mümkün. Bunu verilere dayanarak söylüyorum.

 

3 yıl boyunca harcama yapılmayacak mı?

 

İsraf yapmadan, geri dönüşüme önem vererek kullanılan atık yağlardan tutun, cam, kağıt, toplayacağız. Bugün bu yapılıyor, sokaklardan toplanıyor ama şirketlere veriliyor. Bunu biz belediyede kamu yararına yapacağız.

 

 

Kar amacı gütsün yada gütmesin sürdürülebilir kamu yararı hizmetlerine ağırlık vereceksiniz yani BİT.? Karışan olmayacak mı?

 

Evet aynen Belediye İktisadi teşebbüsleri. Size engel olurlar diyorlar. Nasıl yapacaksınız diyorlar. İBB, bakanlıklar… vs. ben öyle düşünmüyorum. Amaç kamu yararı değil mi? Neden engel olsunlar? Uzlaşılır, anlaşılır yapılır. Mesela CHP bunu yapamayabilir çünkü siyasi partiler kör bir çatışma içinde ama biz onları uzlaştırabiliriz.

 

Mesela Beylikdüzü bu ‘uzlaşamama’ konusunun sıkıntılarını yaşıyor ulaşım ve kentsel dönüşüm gibi konularda. İBB ve Beylikdüzü Belediyesinin çatışmalarına şahit oluyoruz zaman zaman. Mağdur olan halk farkındalar mı acaba?

 

İki tarafa da yüzde yüz inanmıyorum. Bir taraf ‘tapu sorununu çözdük’ dedi bir taraf isyan etti. 30bin mağdurdan bahsediliyor. Yalnızca 3 bin civarında vatandaşın sorunu çözülmüş durumda geride bir yığın var. Orada ki konuyu medyatik bir yaklaşımla duyurmak değil, vatandaşın sorununu çözmek amaç olmalı.

 

Tapu önemli ama insan hayatından bahsediyoruz!

 

İmara açanların sorumluluğu bu. Kartal da çöken binayı anlatayım size. Binaların iznini belediye vermiş. İnşaat durdurulması gerekiyorken, durdurulmamış.  Biz o dönem işçi partisi (vatan partisinin eski adı) olarak dönemin belediye başkanı Mehmet Sekmen’in İmarda yolsuzluklar nedeniyle görevden alınması için dava açtık. ve Mehmet Sekmen’in görevden alınmasını sağladık.

 

Belediye kadar devletin de denetim mekanizması var kurumlar birbirini denetlemiyor mu?

 

Belirli bir büyüklükteki arsalar için devlet çet raporu ister. Ama parsel parsel birleştirilirse Beylikdüzü’nde Vira İstanbul Projesi gibi o zaman devlette sıkı bir denetim olmuyor. Belediyelerin bu konuda sorumluluğu daha fazla.

 

Ulaşım hakkında ne söylemek istersiniz? Nüfus hızla büyüyor son 5 yılda 106bin kişilik bir artış var ve bu kent bunu kaldırmıyor artık. Ulaşım gibi günlük hayatı kalitesizleştiren sorunlara neden oluyor. Önce artan nüfus hakkındaki değerlendirmenizi sonra da ulaşım ile ilgili çözüm önerilerinizi öğrenebilir miyiz?

 

 

Bir kere o 106 bin kişinin içinde yabancılar yok.Yani artış daha fazla. Beylikdüzü İstanbul’a benziyor. Anadolu’dan insanlar nasıl  iş, eğitim gibi ihtiyaçlarla istanbul’a yerleşmişlerse aynı şekilde  İstanbul’un diğer ilçelerinden de Beylikdüzü’ne bir kayış var. Planlama doğru yapılsa bu kadar sıkıntı olmaz.

 

Metrobüsün kapasitesi doğru planlanmamış, iç dolaşım yani toplu taşımada 4 minibüs hattı var. Dolaşım haritalarını inceledim toplu taşımanın hiç uğramadığı yerler var Beylikdüzü’nde. Bunu değiştirmek lazım. 2 ana hat üzerinden raylı sistem yapılabilir. Yavuz Selim Bulvarı ile Gürpınar’a ulaşan hat bir de Bizimkent’ten aşağı doğru inen güzergah üzerinden raylı hat olabilir. Başka bir konu,  balık hali yapıldı ama taşıma hattı yapılmadı. Yavuz selim bulvarında o koca araçlar küçük araçların üzerine üzerine geliyor. Çok tehlikeli!  Bir tesisi ya da daha genel olarak ifade edeyim, bir şehri kurarken onun yollarını da planlamak gerekir böyle yapılmamış. Sahil üzerinden yeni bir taşıma hattı olmalı.  Kamyonlar şehir içinde olmamalı. Şehir içindeki özel otoparklar kamulaştırılabilir. Metrobüs duraklarının hemen yanına yapılacak otoparklar vatandaşın işini görecektir. Minibüsü 6 hatta çıkarmak lazım. Doğru bir dolaşım yolu, güzergah belirlenmeli.  Biz belediye olarak minibüslere bu durum ek bir yük getirecekse elbette zararı karşılayacağız.

 

Tanzim Satış alanları hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Ben karşı çıkmadım. Vatandaşa daha ucuza imkan sağlanıyorsa olabilir. Hoş o da 2.5 ay sürecekmiş. Marketteki fiyatı biraz dengeledi. Yıllardır anlattığımız üretici kooperatiflerinden Pazar alanlarına, tanzim satış yerleri kurmayı söylüyorduk, bunu uygulamaya çalışmışlar. Biz sabit pazarlar yapmak istiyoruz. Günlük pazarlar trafik açısından ve bölge esnafı için sorun oluşturuyor. Her mahallede bir tane ve her gün açık olacak pazar alanları kuracağız.. Böylelikle gıda güvenliğini sağlamak için de elverişli bir ortam sağlamış olacağız. Üreticiden tüketiciye direk gidecek ürünler. Denetimi de daha kolay olur fiyatlar da düşer.

 

Günümüzde Marka ve Modern şehirler söylemleri popüler. Sizin ulaşmak istediğiniz idealiniz nedir?

 

İnsan merkezli planlarımız var. Burada yaşayan insanı önce mutlu etmeliyiz. Daha planlı gelişen bir şehir perspektifimiz var. Beylikdüzü, günlük ihtiyaca göre betonlaşan plansız bir kent olmaya başladı. Betona artık para da oy da verilmesini istemiyoruz.

 

Siyaset insanların gözünden düştü. Devrimci siyasetin artık gündeme gelmesi lazım. Çıkar ilişkileri değil, yurttaşın ihtiyaçları ve huzuru bizim idealimizdir.

 

Ve son olarak;

 

Betona oy verme, doktora oy ver diyoruz.

 

 

Röportaj: Bilgen ÖNİZ KÜTÜKOĞLU

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.