SAADET PARTİSİ BAŞKAN ADAYI İLE ÖZEL RÖPORTAJ

Saadet Partisi Belediye Başkan Adayı Avukat Tuncer Koğa ile bir araya geldik.

 

 

Saadet Partisi Belediye Başkan Adayı Avukat Tuncer Koğa ile Saadet Partisi Beylikdüzü İlçe binasında bir araya geldik. Beylikdüzü Sakinleri Seçim Özel yayınları kapsamında bir röportaj gerçekleştirdik . Avukat olmasının da verdiği mesleki tecrübeyle özellikle çocuklarımızı uyuşturucu ve suç batağına götürdüğümüz gerçeğini verilerle konuştuk. Ulaşım, kentsel dönüşüm gibi konuları da…

 

Öncelikle Belediye Başkan adaylığınız hayırlı olsun. Biraz sizi tanıyabilir miyiz?

 

Teşekkür ederim. 1971 yılında Konya’nın Akşehir ilçesine bağlı Gölçayı köyünde doğdum. Lise öğrenimine kadar Konya’daydım daha sonra üniversite öğrenimine İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde devam ettim. 1994 yılında mezun olduktan sonra serbest avukat olarak iş hayatına atıldım.

 

Siyasi hayatım aslında üniversite yıllarında başladı. Milli görüş ve Milli Gençlik Vakfı’nda görevler aldım. Öğrenci temsilciliği yaptım. Refah Partisinin iktidar olduğu yıllarda Küçükçekmece İlçe Teşkilatında Vakıf’la birlikte eş zamanlı çalışmalar yaptım. Saadet Partisi’nin Küçükçekmece ilçe Teşkilatı’nda görev yaptıktan sonra İstanbul İl teşkilatına geçerek orada da çalışmalarıma devam ettim.

 

Ayrıca STK’larla her zaman iç içe olduğum ve mesleki bilgi ve tecrübelerim nedeniyle özellikle esnafların ve halkın sorunlarını yakından biliyor ve takip ediyorum. Halen Hukuki Araştırmalar Derneği’nin yönetiminde yer alıyorum. İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerine danışmanlık yapmaktayım.

 

Bir Beylikdüzü Sakini olarak; ‘Dürüst bir yönetim, dürüst belediyecilik, mutlu ve huzurlu insanların yaşadığı güzel bir Beylikdüzü’ şiarı ile yola çıkarak Belediye Başkanlığına adaylığımı koydum.

 

 

“CEPSİZ CEKETLİLER İŞ BAŞINDA”

 

Saadet partisi aday tanıtım toplantısı belki de tüm ülke de en çok ilgi çeken tanıtım toplantısı oldu ve uzunca gündemi meşgul etti.   Sloganınız ‘Cepsiz Ceketliler iş başında’ çok iddialı ve önemli bir mesaj içeriyor. Biraz bunu konuşalım istiyorum.

 

Bizim zaten prensibimiz yolsuzluklara engel olmak. Türkiye’de büyük bir sorun yolsuzluk. Başından beri duruşumuz belli. Artık ülkemizyolsuzluklarla boğulmasın istiyoruz. O nedenle Cepsiz ceket tanımlaması yaparak bu konuya dikkat çekmek ve niyetimizi belli etmek istedik.

 

Geçtiğimiz aylarda Fatih Erbakan Yeniden Refah Partisi’ni kurdu. Yerel seçimlere katılmadılar. Açık bir birliktelik görünmüyor ama  yerel seçime yönelik ortak alınan karar ya da bir ittifak var mı? 

 

Onlara tabiî ki hayırlı olsun demekten başka çare yok. Yerel seçime zaten şuan giremedikleri için girmediler. Herkes gibi onlardan da destek istiyoruz. Biz kimseyle kapalı kapılar ardında konuşmuyoruz, onlarla da konuşmadık. Bizler her zaman uzlaşmacı tarafta olmaktan yanayız. Bunu da tüm ülkenin gördüğünü düşüyorum. Ama gidene de kal denmez. O da Erbakan hocamızın oğludur. Kendi bir oluşum içerisine girdi, hayırlısı olsun diyelim. Dediğim gibi herkesin oyunu istiyoruz  ama kimseyle ittifak yapmadık tek başımıza bildiğimiz yolda ilerliyoruz.

 

 

Gelelim Beylikdüzü ve yerel seçimlerine 

Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan ideolojisindeki bir partinin yerel yönetimler ile ilgili stratejilerini merak ediyorum. Özellikle aklıma ilk gelen şey; ilçenin demografik yapısı da incelenerek, yapısına uygun alanlarda üretime yönelen, istihdam sağlayan, Belediyenin kendi kaynaklarını kendi oluşturduğu bir yerel yönetim yapısı…

Bununla ilgili bir proje var mı?

 

Bizim projemiz yok. Erbakan’ın çizgisinde bir yönetim anlayışıyla yaklaşıyoruz tabiî ki. Nasıl bir yaklaşım bu açıklayayım;

İnsani bir yönetimin zaten “planlı ve programlı çalışması, işi ehline vermesi, yolsuzluk ve israf yapmaması, hizmette ve atamada partizanlık ve ayrımcılık yapmaması, kapısının herkese ve her zaman açık olması, hesap verebilir ve şeffaf olması. Herkesin derdi ile dertlenmesi ve haksız rant sağlayacak şekilde imar uygulaması yapmaması ve adil olması gerekmektedir. İşte bunların hepsi ERDEMLİ bir yöneticilik anlayışının olmazsa olmazlarıdır.  Bizim anlayışımız budur.

 

Bizim projemiz yok diyerek başladınız, bu ne demek oluyor?

 

Bilindiği üzere belediyeler 03.07.2015 tarihli 5393 sayılı kanuna tabidir. Bu kanunun 14. ve 15. maddeleri görev, yetki ve sorumluluklarını düzenler. Biz bu kanunun emri dâhilinde belediyenin yapması gereken her şeyi eksiksiz yapmakla mükellefiz. Bu nedenle sizlerin huzuruna bazı hizmet taahhütlerimizle çıkıyoruz. İşin esasında belediye proje yapmaz deme sebebim bu yüzden.

 

Ben bir belediye başkanı veya milletvekili iken benim şu projelerim var demem hizmeti eksik yaptığımın ikrarıdır. ‘Biz daha önce yapmadık şimdi yapacağız’ demek geçmişin suçunun ikrarıdır.

 

Belediye hizmet birimidir. Proje merkezi değil. Biz Beylikdüzü Belediyesi İnşaat Taahhüt Sanayi Ticaret Ltd. Şirketinin müdürlüğüne değil Beylikdüzü Belediyesinin yapacağı hizmetlerin koordinatörlüğüne talibiz.

 

Şirket Belediyeciliği, özellikte rant çılgınlığı ülkemizde her geçen gün artarken daha çok dile gelir oldu. Sizde şimdi bunu vurguladınız. Biraz daha açıklamanızı istersem?

 

Burada Limited şirket tabirini özellikle kullandım. Çünkü Limited şirket sömürge devletlerinin sömürge ülkelerinde kullandıkları bir şirket çeşididir. Biz belediyeyi hizmetlerinde koordine edeceğiz. Bir limited şirket gibi yönetmeyeceğiz. Kanun emri ve kamu hizmetlerinin meccaniliği gereği siz değerli Beylikdüzü sakinlerinin kamusal değerlerini yine size hizmet olarak sunacağız.

 

İktidar Partisi ya da yerel yönetimde hali hazırda görev yapan yerel iktidarın Şirket belediyeciliği anlayışıyla projeler ürettiğini ve aslında zaten görevleri olmasına rağmen yapmadıklarını mı söylüyorsunuz?

 

Diğer adayların onlarca vaadi,  esasında kanunun onlara yüklediği görev ve sorumlulukları zamanında yerine getirmediklerinin, görevlerini ihmal ettiklerinin ikrarıdır. Biz ve bizim partimiz 17 yıldır ne yerelde ne de genelde hizmet etme imkânı bulamamıştır. Bu nedenle bizim bir vaadimiz olabilir. Fakat hizmet imkanı verilmiş olanların vaat de bulunması, bu vaat de bulunanların zamanında yapması gereken işleri yapmadıkları anlamına gelir. Bu nedenle diğer adayların altın kâse içinde sundukları yapmama vaatlerine kanmamanızı talep ederim.

 

“İnanıyoruz ki bizim ve  Beylikdüzü halkının bekası çocuklarımızın sağlığı ve geleceğidir.”

 

Sizce Beylikdüzü’nün belediyecilik anlayışı dışında öncelikli çözülmesi gereken sorunu nedir?

 

Bizim için beldemizin en büyük sorunu ve beka meselesi ise gençliğimizin beka sorunudur. Gerek Temiz toplum Derneği’nin  ve gerekse Yeşilay derneğinin internet sitesini incelediğinizde gerçek beka sorunun ne olduğu gayet güzel anlaşılır. Şu anda yurdumuzda ve İstanbul’da ve özelde de Beylikdüzü’nde en önemli beka sorunu gençliğin uyuşturucu ve uyarıcı madde alışkanlığıdır. Her lise öğrencisinin 1/10 en azından bir defa  uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmaktadır. Ayrıca nerede ise bedava fiyatına sentetik uyuşturucular sokaklarımızda kol gezmektedir. Her okulun önünde ilk, orta, lise fark etmeksizin dal sigara satışı yapılmaktadır. Uyuşturucu kullanma yaşı 11 e kadar düşmüştür. Bu şartlar altında genelde devletin ve özelde belediyenin bu illetten gençliğimizi nasıl kurtulacağı üzerine kafa yorması gerekmektedir. Biz bu nedenle belediye başkanı olduğumuz zaman bir taahhüdümüz bulunmaktadır. Bu taahhüdümüz kısaca her öğrencimize, okulların açık olduğu dönemde, her ayın başında (ÖDK) öğrenci destek kartı ile günlük ortalama harcama limiti 10 TL olmak üzere okulun açık olduğu günler karşılığı bir para yükleyerek öğrencilerimizin sadece kendi okullarının kantininden alış veriş yapmasını sağlayarak bu şekilde beslenme ihtiyaçlarını  sağlamak, böylece elinde nakit parası olmayan öğrenciye uyuşturucu satıcılarının ulaşmasını engellemek istiyoruz. Bu taahhüdümüzle ayrıca okulların tüm temizlik malzeme ve elamanlarının maaş ve sigorta sorunlarını çözmek niyetindeyiz. Böylece bir taşla birden fazla kuş vurmuş olacağız. Biz inanıyoruz ki bizim ve  Beylikdüzü halkının bekası çocuklarımızın sağlığı ve geleceğidir.

 

Dezavantajlı çocuklardan bahsetmişken Özel gereksinimli çocukları atlamak olmaz diye düşünüyorum. Zira bu konu pek kimsenin farkında olmadığı ama yaşayanın ciddi sıkıntılar çektiği bir yara ülkemizde.

 

Maalesef. Toplumumuzun zihinsel ya da her hangi bir  engeli nedeniyle görmek istemediğimiz ama kanayan bir yaramız olan çocuklarımızı da unutmayacağız. Bir toplumun sağlık ve kuvveti en zayıf halkanın kuvveti kadardır. Yardıma muhtaç çocuklarımıza ve ailelerine sosyal hukuk devleti ilkesi gereğince ve sosyal belediyecilik anlayışımız gereğince her türlü hizmeti vereceğiz. Belediye olarak aile ve çocuk rehabilitasyon merkezleri açacağız. Bu merkezlerimizi  çocuklarımızın velilerinden oluşturulan bir kurul ile yöneteceğiz. Acının tarifini ve idaresini ancak acıyı çeken bilir.

 

 

TRAFİK ve KENTSEL DÖNÜŞÜM

 

Beylikdüzü’nde sık sık dillendirdiğimiz ulaşım sorunu var.

 

Trafik, ulaşım sorununu çözmek, çöp toplamak… Bunlar proje olamaz zaten bunu kamu görevi olarak yapmak zorundayız.  Projelere bakarsanız hemen hemen aynı, sunum şekilleri farklı. O zaman niye yapılmıyor da halka meziyet gibi sunuluyor. Bunlar zaten bizim görevimiz. Yönetime geldiğimiz zaman çözmek zorunda olduğumuz konular.

 

Kentsel dönüşüm ile ilgili nasıl bir çalışma yapılmalı ki sonuca ulaşılabilsin?

 

Kentsel dönüşümde maalesef uygulama imar adası değil bireysel bazda yapılıyor. Pek çok da dava var şuan.  Büyükşehirle koordineli çalışma lazım. Bu sorun;  vatandaşı yalnız oy isterken hatırlayıp, hizmet zamanı unutmazlarsa elbette çözülür.

 

Bizim çözüm önerimiz, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 3. ayağı olarak belediyeyi de sürece dahil etmek. Bu sözleşmelerin bir ayağı belediye olursa inşaatın tamamlanması ve iskanın alınmasına kadar süreçte takip edilip gerekirse zorlayıcı tedbirler de alınırsa inşaatların zamanında bitirilmesi sağlanabilir. Nüfus yoğunluğunu arttırmadan, yatay mimariyle, insanca yaşanabilecek m2 lerle sözleşmelerin tarafı olarak,  gerektiğinde müteahhitlere destek olarak kentsel dönüşüm olayını çözümlemeyi düşünüyoruz. Tespit ettiğim bir durum var onu da paylaşmakta yarar görüyorum. ’99 Depreminden sonra ağır hasarlı binaların bir süre sonra hasarsız gösterilmesi gibi durumlar yaşanıyor. Devletin tespitlerinden çok daha fazla hasarlı ya da sıkıntılı bina. Türkiye’de 6.8 şiddetinde bir deprem olması halinde pek çok binanın buna dayanabileceğini düşünmüyorum. Zemin etütleri çok önemli. Gerekli denetimler yapılmıyor ne yazık ki.

 

 

Her adayın kendi duyarlılıkları, görüşü ve öncelikleri doğrultusunda izleyeceği bir yol, atmak istedikleri bir imza var sizinkini kısaca özetlemenizi istesem ;

 

Çocuklarımızın sağlığı ve bekasının temini için İNSAN ODAKLI BİR BELEDİYECİLİK VAAD VE TAAHHÜT EDİYORUZ. Belediye’nin vatandaşın mal, can güvenliği, sağlığı, huzurlu yaşamasını sağlamak gibi pek çok konuda vazifeleri vardır.  Bu vazife imkanının tarafıma verilmesini siz değerli Beylikdüzü sakinlerinin oyları ile destek ve dualarını bekliyorum. Saygı ve selamlarımla…

 

Röportaj : Bilgen Öniz KÜTÜKOĞLU

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.